Zeynep Günay Tan, direktörlüğün bir takım işi olduğunu belirterek, “Bizim işimiz bir grup işi katiyetle. Uygun bir direktör, kıssa âlâ değilse bir şey yapamaz. Çok başarılı bir oyuncu şayet yanlışsız rejinin ortasında değilse ve berbat diyaloglandırılmış bir metin var ise başarılı olamaz. Ya da manzara direktörü yanlış bir atmosfer kurarsa gerçek bir şey olmaz. Birinci yönetmenliğimden son yönetmenliğime kadar, okuduğumda kalbime değmeyen hiç bir şey çekmedim. Bana tutacağından epey emin olduğum lakin benim kalbime değmeyen işler de geldi. Ben bir şey okuyup kalbime değdikten daha sonrası hayli kolay oluyor. Zira bir şeye inanmak sihirli bir şey” dedi.
“ŞAMPİYONLAR LİGİ GİBİ”
‘Kulüp’ dizisinin grup işine bir örnek olduğunu lisana getiren Tan, “Gerçekten epey profesyonel arkadaşlarım bir ortaya geldi. Bütün grup arkadaşlarımın hepsi hakikaten Şampiyonlar Ligi üzere. Çok hoş geçti” halinde konuştu.
“OLMASI İÇİN ÇOK PEŞİNDEN KOŞTUM”
Grupça hayli ayrıntılı çalıştıklarını söyleyen Zeynep Günay Tan, “Kulüp, uzun müddettir yapmak istediğim bir proje. O da gerçek bir hayat öyküsünden, Rana Denizer’in ailesinin hayat kıssasından. 4-5 yıldır da benim için bir tutku projesi haline gelip, olması için fazlaca peşinden koştum. Nitekim kalbimi fazlaca arttıran bir projeydi. Daha evvel çektiğim işlerden biraz benim açımdan o denli bir farkı da var. Bu kadar sabırlı olduğumu ‘Kulüp’le öğrendim sanırım” tabirlerini kullandı.
Tan, “İş seçerken de aslına bakarsanız fazlacalu karakterli işler seçmeyi tercih ediyorum. Zira ne kadar fazlaca insan tanıyabilirsem, ne kadar epeyce his durumu ile tanış olursam benim için o kadar zenginlik, oburlarının biricikliğini anlayabilmek ismine. O yüzden hani bana epey değerli geliyor” açıklamasını yaptı.
“BU MESLEĞİ YAPMIYORMUŞ ÜZERE BİR ÇİFTİZ”
Zeynep Günay Tan, kendisi üzere direktör olan eşi Onur Tan’la birbirine hiç karışmayan bir çift olduklarını söylemiş oldu: Kapıdan içeri girince direktör kimliklerini çıkartıyoruz. Muhtaçlığımız olduğu vakit içinderda sorarız lakin bir oburu sormadığı sürece işimize karışmayız. Son derece olağan, güya bu mesleği yapmıyormuş üzere bir çiftiz. örneğin birlikte oburunun bir sinemasını seyretmekten epey keyif alırız. Onunla ilgili tartışırız o farklı fakat birbirimizin işleriyle ilgili bir oburu sormadan yorum yapmıyoruz. Beğendiğini söyler lakin beğenmediği şeyi ben sormadıysam söylemez.
Sinema yapmayı da düşündüğünü belirten Tan, “İyi bir kıssa bulduğum anda ben de sinema epeyce istiyorum. Kalbime değen ve yalnızca düzgün bir kıssa olsun, uygun bir metin olsun. Beni heyecanlandırsın kalbimi attırsın yeter” dedi.
“ŞAMPİYONLAR LİGİ GİBİ”
‘Kulüp’ dizisinin grup işine bir örnek olduğunu lisana getiren Tan, “Gerçekten epey profesyonel arkadaşlarım bir ortaya geldi. Bütün grup arkadaşlarımın hepsi hakikaten Şampiyonlar Ligi üzere. Çok hoş geçti” halinde konuştu.
“OLMASI İÇİN ÇOK PEŞİNDEN KOŞTUM”
Grupça hayli ayrıntılı çalıştıklarını söyleyen Zeynep Günay Tan, “Kulüp, uzun müddettir yapmak istediğim bir proje. O da gerçek bir hayat öyküsünden, Rana Denizer’in ailesinin hayat kıssasından. 4-5 yıldır da benim için bir tutku projesi haline gelip, olması için fazlaca peşinden koştum. Nitekim kalbimi fazlaca arttıran bir projeydi. Daha evvel çektiğim işlerden biraz benim açımdan o denli bir farkı da var. Bu kadar sabırlı olduğumu ‘Kulüp’le öğrendim sanırım” tabirlerini kullandı.
Tan, “İş seçerken de aslına bakarsanız fazlacalu karakterli işler seçmeyi tercih ediyorum. Zira ne kadar fazlaca insan tanıyabilirsem, ne kadar epeyce his durumu ile tanış olursam benim için o kadar zenginlik, oburlarının biricikliğini anlayabilmek ismine. O yüzden hani bana epey değerli geliyor” açıklamasını yaptı.
“BU MESLEĞİ YAPMIYORMUŞ ÜZERE BİR ÇİFTİZ”
Zeynep Günay Tan, kendisi üzere direktör olan eşi Onur Tan’la birbirine hiç karışmayan bir çift olduklarını söylemiş oldu: Kapıdan içeri girince direktör kimliklerini çıkartıyoruz. Muhtaçlığımız olduğu vakit içinderda sorarız lakin bir oburu sormadığı sürece işimize karışmayız. Son derece olağan, güya bu mesleği yapmıyormuş üzere bir çiftiz. örneğin birlikte oburunun bir sinemasını seyretmekten epey keyif alırız. Onunla ilgili tartışırız o farklı fakat birbirimizin işleriyle ilgili bir oburu sormadan yorum yapmıyoruz. Beğendiğini söyler lakin beğenmediği şeyi ben sormadıysam söylemez.
Sinema yapmayı da düşündüğünü belirten Tan, “İyi bir kıssa bulduğum anda ben de sinema epeyce istiyorum. Kalbime değen ve yalnızca düzgün bir kıssa olsun, uygun bir metin olsun. Beni heyecanlandırsın kalbimi attırsın yeter” dedi.