Cumhuriyetin kıdemli muharriri “Sosyalist Güç Birliği” dedi

bencede

New member
Cumhuriyet’in 44 yıllık usta müellifi Işık Kansu, bugünkü köşesinde SOL Parti, Türkiye Komünist Partisi (TKP), Türkiye Komünist Hareketi (TKH) ve İhtilal Hareketi’nin başı çektiği Sosyalist Güç Birliği’ne işaret etti.

Altılı masada sol görüşlerden taviz verdiğini söyleyerek isim belirtmeden CHP’ye tenkitte bulunan Kansu, “var ise yoksa sağ telaffuzlar, tavırlar, davranışlar. Ödünler, tutarsızlıklar, yamanmalar, yalpalamalar, yanlamalar” dedi.

Işık Kansu’nın yazısı şöyleki:

“var ise yoksa sağ telaffuzlar, tavırlar, davranışlar. Ödünler, tutarsızlıklar, yamanmalar, yalpalamalar, yanlamalar.

Sol, uygarlıktır, cesurluktur, hasrettir, adanmışlıktır.

Sol daha hayli özgürlük ve eşitliktir, sömürüsüzlük, bağımsızlık, insanca davranış, insanca yaşama ve hiç kuşkusuz Aydınlanmadır.

Bu hasretler unutulur mu, yok sayılır mı? Bu prensiplerden çıkarmış, yararmış; her ne olursa olsun vazgeçilir mi hiç?

Şu hale bakınız:

Zora dayalı bir Saray sistemindeyiz ve bayanlara dayatılan bir yasak, özgürlük olarak sunuluyor ve anayasallaştırılmaya çalışılıyor.

Üstelik toplumun şuurlu bölümünün yıllardır desteklediği bir siyasi hareketin üst idaresi, tabanına da müracaattan, bu kabul edilemez ödünü Saraycılara altın tepsi ortasında sunuyor.

Ancak, biliyor ve görüyoruz ki Aydınlanmanın parlak yol göstericiliği sürüyor. Sosyalist Güç Birliği’nin geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama, bu kılavuzluğun en bariz göstergelerinden biri.

Açıklamayı özetlersek:

– TBMM’de görüşülmekte olan “başörtüsü teklifi”, anayasanın laiklik unsurunun içini boşaltıyor, laikliği tümüyle tasfiye ediyor.

– “Başın örtülü olması” sözüyle tanımlanan bir kıyafet kodunun getirilmesi ile eşitlik unsuru de ortadan kaldırılıyor.

– Gözetilen dini inanca dayanmayan bütün kıyafetlere müdahale edilmesinin, hatta yasaklanmasının önü açılıyor.

Sonuç olarak; Sosyalist Güç Birliği, meydanın gericilik yarışına girenlere bırakılmaması gerektiğini ilan ederek, insanlığın yüreğinin solda atmaya devam ettiğini bir kere daha duyumsatıyor.

TARİH AFFETMEYECEK

Adalet ve Demokrasi Haftası’ndayız. Adalet, demokrasi ve laiklik için canlarını vermiş insanlarımızın anılarını taze tutmak, savaşımlarını sürdürmek için etkinlikler, açık oturumlar, konuşmalar düzenliyoruz.

Demokratik kitle örgütleri, Aydınlanma kahramanlarımız için nazaranvlerini yerine getirmek için canla başla çalışıyorlar.

Aydınlarımızın uğruna öldükleri unsurları bırakınız yaşatmayı, ilerletmeyi; korumaktan bile uzak duran siyaset bezirganlarına gelince…

Uğur Mumcu’nun deyişiyle tarikat-ticaret-siyaset üçgeni ortasında baştan aşağı bir sağcılaşma, sığlaşma ve aynılaşma arasındaler.

Tüm birikimlerini ve yüreklerini, Türkiye’nin halkçı-devrimci-akılcı bir Cumhuriyete kavuşmasına adadıkları için canları alınmış olan Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı, Abdi İpekçi, Onat Kutlar, Cavit Orhan Tütengil, Bahriye Üfazlaca, İlhan Erdost ve kaçları için bugün timsah gözyaşları döken, bozuk nizamın korkuluğu haline gelmiş siyaset ve siyasetçileri tarih affetmeyecektir.”