Yatay ve dikey yönetim nedir ?

Efe

New member
Yatay ve Dikey Yönetim: Kim Kimi Yönetti?

Her şeyi en basit şekilde açıklamaya çalışalım: Yatay ve dikey yönetim, aslında yönetim biçimlerinin ikonik ikizleri gibi. Birini seçtiğinizde, diğerine veda ediyorsunuz. Biri daha “ben buradayım, siz bir alt kademedesiniz” diyor, diğeri ise “hadi hep beraber yönetelim” diyerek kolektif bir yolculuğa çıkıyor. Bu yazıda, her iki yaklaşımı, biraz mizah ve bolca gerçeklikle inceleyeceğiz. Tabii ki, kadınların empati yüklü bakış açısıyla, erkeklerin çözüm odaklı stratejileriyle, bu iki yönetim biçimi arasında nasıl bir denge kurulduğunu da gözler önüne sereceğiz.

Yatay Yönetim: “Hadi Hep Birlikte Başaralım”

Yatay yönetim, büyük ihtimalle her şirketin bir dönem uygulamaya çalıştığı, fakat “patronlar ne yapacak?” sorusuyla karşılaştığında birkaç adım geriye attığı bir sistem. Yani, yatay yönetim demek, "Herkesin fikirleri eşit derecede değerli, başarıyı birlikte paylaşalım" demek.

Bu sistemde yönetim, katılımcıdır. Yani her birey, fikirlerini rahatça dile getirebilir. Kadınların empati ve ilişki odaklı yönetim anlayışlarını düşünün: Toplantı sırasında herkesin sesi duyulur, birinin duygusal ihtiyacını göz ardı etmek zor olur. Kadın liderlerin genellikle duyarlı ve takım üyeleriyle güçlü bağlar kurma yetenekleri, yatay yönetim sistemlerinde daha da belirginleşir. Ancak, bu durum da bazen bir takımın ne yapacağına karar veremediği anlar yaratabilir. Çünkü sonuçta herkes “bunu biz beraber karar verdik” diyerek birbirine topu atar. İşte burada bir karar alırken, kimseye işin ciddiyetini hatırlatacak bir patron yoksa işler biraz dağılabilir.

Tabii yatay yönetimin artılarına bakacak olursak, çalışanların motivasyonu oldukça yüksek olur. Çünkü “ben de bir parçasıyım” diyerek işlerine daha fazla odaklanırlar. Ancak herkesin lider olmaya çalıştığı, kimsenin gerçekten lider olmadığı bir ortamda, işler bazen "bir grup tavuk gibi" dağılabilir. “Amaç neydi? Kim ne yaptı? Kim nerede?” soruları dönmeye başlar.

Dikey Yönetim: “Benim Dediğim Olacak”

Dikey yönetim, daha çok klasik, hiyerarşik ve belirli bir otorite yapısına sahip yönetim biçimidir. Her şey net bir şekilde tanımlanır: Patron en üstte, alt kademeler ise yukarıdan gelen emirleri yerine getirir. Erkeklerin genellikle stratejik ve çözüm odaklı yaklaşımları, dikey yönetimde oldukça başarılı olabilir. Bir şirketin yöneticisi, kararları hızlıca alır, çünkü kendisinin lider olduğu ve herkesin rolü bellidir. Bu yapıda, belirli bir kontrol ve düzen hakimdir, ama tabii bazen bu düzenin içinde boğulabilirsiniz.

Dikey yönetimin avantajı, kararların çabuk alınması ve yönetimin daha verimli olmasıdır. Ancak, burada kadınların ilişkiler odaklı yaklaşımı bazen ihmal edilebilir. Bir şirketi yöneten bir kadın liderin, karar verirken ekibinin duygusal ihtiyaçlarına da dikkat etmesi gerekebilir. Yatay yönetim anlayışındaki gibi empatik bir yaklaşım, dikey yönetimde bazen göz ardı edilebilir. Bu da organizasyonel kültürde bazı kopukluklara yol açabilir. Çalışanlar, patronların her kararına “Evet efendim, ne isterseniz” diyerek cevap verirken, bir noktada motivasyonları düşebilir.

Dikey yapıda, liderlik net olduğu için ekip üyeleri, genellikle kimin ne yapacağına karar verirken bir sorumluluk paylaşımı yapmazlar. Bu, kimi zaman pratikte hızlı çözüm önerileri sunulmasını sağlasa da, uzun vadede takım üyelerinin kendi potansiyellerini keşfetmelerine engel olabilir.

Yatay ve Dikey Arasındaki Savaş: Kim Daha İyi?

Peki, bu iki yönetim biçimi arasında bir seçim yapmamız gerekirse, hangisini seçmeliyiz? Bu, aslında tamamen duruma ve organizasyonun ihtiyaçlarına bağlıdır. Eğer bir işyerinde çalışanlar arasında ciddi bir işbirliği gereksinimi varsa, yatay yönetim sistemi daha uygun olabilir. Çalışanların fikirlerinin özgürce ifade edilebildiği bir ortamda, yaratıcılık da tavan yapabilir. Ancak, aynı işyerinde zaman zaman düzen ve netlik gerektiren anlar da olabilir. Böyle durumlarda, dikey yönetim sistemi biraz daha verimli olabilir.

Her iki sistemin de avantajları ve zorlukları vardır, bu yüzden ideal bir çözüm, ikisinin de uygun şekilde harmanlanmasıdır. Bir bakıma, şirketin yaşadığı döneme ve dinamiklerine göre yatay ve dikey yönetim biçimlerini esnek bir şekilde entegre etmek en mantıklısı olabilir.

Sonuçta Kim Yönetecek?

Bu yazıyı okuduktan sonra hala kafanızda “Hangi yönetim biçimi daha iyi?” sorusu var mı? Hemen söyleyeyim, bu sorunun cevabı aslında hiçbir zaman net olmayacak. Çünkü bazen dikey yönetimin verdiği netlik ve düzen en iyi çözümdür; bazen ise yatay yönetimin sunduğu ortak karar alma süreci daha verimlidir. Önemli olan, hangi yönetim modelinin içinde bulunduğunuz organizasyonun kültürüne, değerlerine ve hedeflerine en uygun olduğunu anlamaktır.

Bir şirketin başarısındaki en önemli şey, patronunun “ben ne istersem o olacak” demesi değil, takımın birbirini dinlemesi ve hep birlikte çözüm üretmesidir. Ve her iki model de başarıya giden farklı yolları işaret eder. Bu noktada, kadınların güçlü ilişki yönetimini ve erkeklerin çözüm odaklı stratejik düşünme becerilerini birbirine entegre edebilen bir liderlik, şirket için çok daha sürdürülebilir bir başarı sağlayabilir.

Unutmayın, bazen çözüm sadece bir şekilde “patronun dediği olur” demek değildir. İşbirliği ve empati de bu yolculukta eşit derecede önemli.