Son periyotta Kanal D ekranlarında yayınlanan ‘Yargı’ dizisindeki performansıyla yıldızı parlayan Pınar Deniz, bir süre aşk yaşadığı oyuncu Yiğit Kirazcı ile geçtiğimiz aylarda yollarını ayırmıştı. Ayrılık daha sonrası “her insanın kendi kıssası devam ediyor” halinde açıklama yapan Deniz gönlünü; son olarak ismi Hande Erçel’le aşk dedikodularına karışan oyuncu Kaan Yıldırım’a kaptırmıştı.
“TAM BENLİK BİR MARKA”
Yıldırım ile memnun beraberliğine devam eden ünlü isim, son olarak yüzü olduğu bir markanın tanıtımı için objektif karşısına geçti. Tanıtım gecesinde basın mensuplarıyla da bir ortaya gelen Deniz, iş birliği yaptığı reklam kampanyasının ruhuna ve haline uyup uymadığına baktıktan daha sonra çalıştığını söyleyerek; şu tabirleri kullandı:
Ben çok ağır çalışan biriyim. Bir oyuncu reklam ile bütünleştiğinde mutlaka ruhuna ve haline uygun olması gerekiyor. En azından ben o şahısım. Tam benlik bir marka, o yüzden birbirimize epeyce yakıştığımızı düşünüyorum. Bir reklam kampanyası ile anlaştığımda onu savunacaksam ortasında oluyorum. Canı gönülden savunacağım marka ile bütünleştim.
“DEĞİŞEN MODA İNSANI DEĞİLİM”
Kıyafete ve düzgün giyinmeye para harcadığını, lakin tüketim çılgınlığı yapmayarak senelerca giyebileceği eserleri tercih ettiğini söz eden Pınar Deniz; “Ben, o değişen moda insanı değilim, biraz daha klasik kesimleri seviyorum. O ölümsüz kesimleri çağdaş hale getirmek bende daha büyük tesir bırakıyor. Yani o değişen moda insanı değilim aslında. Daha evvel kıyafete para yatırmama fikrindeydim. Biraz kaliteli kumaş takıntım olduğu için biraz da bu parayla hakikat orantılı olduğu için artık para harcıyorum. Ancak tüketim çılgınlığı istikametinden değil; daha az modül alıp daha güzel fiyat ödeyip, hayatımın sonuna kadar giyebileceğim kesimler almaya çalışıyorum. Marka takıntım yok, hiç o insan değilim” diye konuştu.
“KENDİMİ İZLERKEN AĞLIYORUM!”
Deniz, “Siz ekran karşısına geçip kendinizi izler misiniz?” sorusu üzerine ise şu karşılığı verdi:
Kendimi izlerken ağlıyorum bile! Yani objektif izlemeye çalıştığım için kendimi, o yüzden öykünün içine girip izliyorum. Kendimi de izliyorum yani artık. Ben kendini büyük eleştiren biriyim, nerede yanlış yaptığımı görüp tekrar onu yapmamaya çalışıyorum. O yüzden beğenmediğim hayli şey oluyor. Yakınımdaki insanlardan tenkitleri kabul ediyorum, genelde sorarım etrafıma.
“ÇALIŞARAK MOTİVE OLUYORUM”
İşkolik biri olduğunu, şayet çalışıp üretmezse kendisini uygun hissetmediğini anlatan ünlü oyuncu, ayrıyeten mesleğinde daima işiyle anıldığı için keyifli olduğunu söyleyerek, kelamlarına; “İşiyle varmak olmak bir oyuncunun isteyebileceği en büyük şey olabilir. Bir de ben daima o niyetle çıkmıştım, işimle var olmak ve yaptığım işlerle anılmak üzerine. Asla hoşluk ya da her neyse o sıfatlar, onlarla anılmamak üzere. Şu an durduğum noktada sanırım oyunculuğum ve yaptığım işlerle anılıyorum, bundan da memnunum. Biraz işkoliğim evet, olağan ki üst üste biraz fazla proje yaptım ancak aslında epeyce fazla seçici davranıp bu işleri kabul ettim. Sanırım ben çalışarak motive olan biriyim. Bir hafta beni oturtsanız mutsuz olabilirim, üretip işe fayda hissetmem gerekiyor” formunda devam etti.
“BİRBİRİMİZİN İŞİNE HÜRMET DUYUYORUZ”
Başarılı oyuncu, iş temposunun yeni bir münasebete yelken açtığı meslektaşı Kaan Yıldırım’la görüşmelerine mahzur olmadığını da; “İkimiz de tıpkı işi yaptığımız için birbirimizin işine hürmet duyuyoruz, onun da benim kadar işkolik olduğunu düşünüyorum. O yüzden hiç mani olmuyor, sıfır yani” kelamlarıyla anlattı.
“TAM BENLİK BİR MARKA”
Yıldırım ile memnun beraberliğine devam eden ünlü isim, son olarak yüzü olduğu bir markanın tanıtımı için objektif karşısına geçti. Tanıtım gecesinde basın mensuplarıyla da bir ortaya gelen Deniz, iş birliği yaptığı reklam kampanyasının ruhuna ve haline uyup uymadığına baktıktan daha sonra çalıştığını söyleyerek; şu tabirleri kullandı:
Ben çok ağır çalışan biriyim. Bir oyuncu reklam ile bütünleştiğinde mutlaka ruhuna ve haline uygun olması gerekiyor. En azından ben o şahısım. Tam benlik bir marka, o yüzden birbirimize epeyce yakıştığımızı düşünüyorum. Bir reklam kampanyası ile anlaştığımda onu savunacaksam ortasında oluyorum. Canı gönülden savunacağım marka ile bütünleştim.
“DEĞİŞEN MODA İNSANI DEĞİLİM”
Kıyafete ve düzgün giyinmeye para harcadığını, lakin tüketim çılgınlığı yapmayarak senelerca giyebileceği eserleri tercih ettiğini söz eden Pınar Deniz; “Ben, o değişen moda insanı değilim, biraz daha klasik kesimleri seviyorum. O ölümsüz kesimleri çağdaş hale getirmek bende daha büyük tesir bırakıyor. Yani o değişen moda insanı değilim aslında. Daha evvel kıyafete para yatırmama fikrindeydim. Biraz kaliteli kumaş takıntım olduğu için biraz da bu parayla hakikat orantılı olduğu için artık para harcıyorum. Ancak tüketim çılgınlığı istikametinden değil; daha az modül alıp daha güzel fiyat ödeyip, hayatımın sonuna kadar giyebileceğim kesimler almaya çalışıyorum. Marka takıntım yok, hiç o insan değilim” diye konuştu.
“KENDİMİ İZLERKEN AĞLIYORUM!”
Deniz, “Siz ekran karşısına geçip kendinizi izler misiniz?” sorusu üzerine ise şu karşılığı verdi:
Kendimi izlerken ağlıyorum bile! Yani objektif izlemeye çalıştığım için kendimi, o yüzden öykünün içine girip izliyorum. Kendimi de izliyorum yani artık. Ben kendini büyük eleştiren biriyim, nerede yanlış yaptığımı görüp tekrar onu yapmamaya çalışıyorum. O yüzden beğenmediğim hayli şey oluyor. Yakınımdaki insanlardan tenkitleri kabul ediyorum, genelde sorarım etrafıma.
“ÇALIŞARAK MOTİVE OLUYORUM”
İşkolik biri olduğunu, şayet çalışıp üretmezse kendisini uygun hissetmediğini anlatan ünlü oyuncu, ayrıyeten mesleğinde daima işiyle anıldığı için keyifli olduğunu söyleyerek, kelamlarına; “İşiyle varmak olmak bir oyuncunun isteyebileceği en büyük şey olabilir. Bir de ben daima o niyetle çıkmıştım, işimle var olmak ve yaptığım işlerle anılmak üzerine. Asla hoşluk ya da her neyse o sıfatlar, onlarla anılmamak üzere. Şu an durduğum noktada sanırım oyunculuğum ve yaptığım işlerle anılıyorum, bundan da memnunum. Biraz işkoliğim evet, olağan ki üst üste biraz fazla proje yaptım ancak aslında epeyce fazla seçici davranıp bu işleri kabul ettim. Sanırım ben çalışarak motive olan biriyim. Bir hafta beni oturtsanız mutsuz olabilirim, üretip işe fayda hissetmem gerekiyor” formunda devam etti.
“BİRBİRİMİZİN İŞİNE HÜRMET DUYUYORUZ”
Başarılı oyuncu, iş temposunun yeni bir münasebete yelken açtığı meslektaşı Kaan Yıldırım’la görüşmelerine mahzur olmadığını da; “İkimiz de tıpkı işi yaptığımız için birbirimizin işine hürmet duyuyoruz, onun da benim kadar işkolik olduğunu düşünüyorum. O yüzden hiç mani olmuyor, sıfır yani” kelamlarıyla anlattı.