Kariyerinin birinci devirlerinde spor skeçleri yaptığı ‘Özofsayt’ (1995) programı için başta çekinceleri olduğunu belirten Hamdi Alkan, “Başlangıçta muhakkak çekincem oldu. ‘Olacak O Kadar’ ve ‘Yasemince’ vardı. Onlar hakikaten büyük kilometre taşlarıdır. Hele Levent Kırca. Yasemin Yalçın’ın yaptığı tiplemeler. Onların içerisinde kendime yer bulabilmek hayli zordu. Bir biçimde buldum, seyircimiz sağ olsun izledi. Ne keyifli bana” dedi.
“HAYAT MİZAHTAN DAHA KOMİK OLMAYA BAŞLADI”
Güldürmenin sıkıntı olduğunu vurgulayan Hamdi Alkan, “Hakikaten biraz zeka istiyor, pratik yanıt istiyor. Bir şeyleri yaratmak istiyor. Neyi neyin yanına koyacaksınız ya da hangisinden komik yaratacaksınız, ömrü uygun okumak gerekiyor. Zira günümüzde artık o kadar süratli yaşanıyor ki her şey, hayatın önüne geçen bir mizahla karşı karşıyayız. Yani hayat mizahtan daha komik olmaya başladı. Bir de akıllı telefonlarla o kadar süratli ki her şey, anında size bir yerden bir bildiri geliyor. Bakıyorsunuz, o gülme hissinizi tatmin ediyorsunuz bir süre. Bu epey sıkıntı bir şey. bir daha de insanların yüreğine bıraktığınız o mizah, o his, o epeyce hayli farklı. Zannediyorum programlarımızda, sinemalarımızda bir biçimde bunu başardık. Zira birkaç jenerasyon daima bu biçimde gördükleri vakit tebessüm ediyorlar. Daima sizde o ışığı görüyorlar. Bu da beni fazlaca memnun ediyor tabii” formunda konuştu.
“kimi vakit YERİNDE BIRAKMAK GEREKİYOR”
Yolda yürürken insanların bir gün bir daha program yapmasını istediklerini ilettiğini söyleyen Hamdi Alkan, “Olur, tahminen bir gün olur ancak ben yapar mıyım yapmaz mıyım ya da yapılmasına vesile olurum. Vesile olacağım kesin. Zira bir şeyleri kimi vakit yerinde bırakmak gerekiyor lakin evriliyor. Tahminen öbür bir manada, tahminen hoş bir sinema sinemasıyla, tahminen öteki platformlarda olur” açıklamasını yaptı.
“BÜLENT ERSOY ARADI, ÇOK GÜLDÜK”
Türk Sanat Müziği’nin Diva’sı Bülent Ersoy’un en epeyce yaptığı tiplemelerden biri olduğunu lisana getiren oyuncu, husus hakkında şu sözleri kullandı:
Bülent Hanım bir klibinde süt banyosu yapıyordu. O süt banyosu ile ilgili biz de çekim yaptık. Onu mizahi bir biçimde ekranlara getirdik. Bir gün telefonum çaldı. ‘Alo Hamdiciğim. Ay ne hoş tipleme yapmışsın o denli ayol. Vallahi koltuktan düştüm seyrederken, muhteşemdi’ dedi. Çok güldük. Hala da görüşürüz. Allah uzun ömür versin, sıhhat versin. Çok değerli bir sanatkarımız Bülent Hanım.
“CEM BEKLESİN BENİ”
Nasrettin Hoca’yı canlandırmak isteyen ünlü direktör, “Bir orta Cem Yılmaz da fazlaca istiyordu da ben artık bakıyorum kendime, Cem’den daha büyüğüm yaş olarak. Cem beklesin beni” dedi.
“YEŞİLÇAM BÜYÜK HAZİNE”
Hamdi Alkan içerik meşakkati ile ilgili de samimi açıklamalarda bulundu: Devir işleri yapmak artık fazlaca değerli. En kıymetlisi hepimizin yaşadığı bir zahmet var. Âlâ yazılması gereken işler bunlar. Genelde beşerler beni görür görmez ‘Ben nasıl oyunculuk yaparım, beni de meşhur eder misin?’ diyor. ‘Daha bedelli bir şey var. Yazınız efendim’ diyorum. Natürel oyunculuğu küçümsediğim manasında değil. İçeriğimiz problemli, içerik derdi dünyanın her yerinde var. Tiyatroda, televizyonda genelde dertli bir müddetç yaşanıyor. Üretim hayli azalmaya başladı. Zira dijitalleşme her ne kadar ömrümüzü renklileştirse de biraz tembelleştiriyor. Her şeyi hazır alıyoruz. O ona iletiyor, o buna iletiyor. Bir biçimde duygusal tatmin sağlanıyor. halbuki içerikler hayli pahalı ve ben Türk sinemasının da bilhassa beşerler dönüp baktığı vakit o Yeşilçam’ın büyük bir hazine olduğunu düşünüyorum. esasen bugün bizim yaptığımız bütün diziler Yeşilçam’ın bize açtığı yol ve bize koyduğu senaryolardır. O senaryoların bir biçimde bir kısmı alınıyor. Öbür öykülerle o denli ya da bu biçimde zira güneşin altında söylenmemiş kelam yok.
“HAYAT MİZAHTAN DAHA KOMİK OLMAYA BAŞLADI”
Güldürmenin sıkıntı olduğunu vurgulayan Hamdi Alkan, “Hakikaten biraz zeka istiyor, pratik yanıt istiyor. Bir şeyleri yaratmak istiyor. Neyi neyin yanına koyacaksınız ya da hangisinden komik yaratacaksınız, ömrü uygun okumak gerekiyor. Zira günümüzde artık o kadar süratli yaşanıyor ki her şey, hayatın önüne geçen bir mizahla karşı karşıyayız. Yani hayat mizahtan daha komik olmaya başladı. Bir de akıllı telefonlarla o kadar süratli ki her şey, anında size bir yerden bir bildiri geliyor. Bakıyorsunuz, o gülme hissinizi tatmin ediyorsunuz bir süre. Bu epey sıkıntı bir şey. bir daha de insanların yüreğine bıraktığınız o mizah, o his, o epeyce hayli farklı. Zannediyorum programlarımızda, sinemalarımızda bir biçimde bunu başardık. Zira birkaç jenerasyon daima bu biçimde gördükleri vakit tebessüm ediyorlar. Daima sizde o ışığı görüyorlar. Bu da beni fazlaca memnun ediyor tabii” formunda konuştu.
“kimi vakit YERİNDE BIRAKMAK GEREKİYOR”
Yolda yürürken insanların bir gün bir daha program yapmasını istediklerini ilettiğini söyleyen Hamdi Alkan, “Olur, tahminen bir gün olur ancak ben yapar mıyım yapmaz mıyım ya da yapılmasına vesile olurum. Vesile olacağım kesin. Zira bir şeyleri kimi vakit yerinde bırakmak gerekiyor lakin evriliyor. Tahminen öbür bir manada, tahminen hoş bir sinema sinemasıyla, tahminen öteki platformlarda olur” açıklamasını yaptı.
“BÜLENT ERSOY ARADI, ÇOK GÜLDÜK”
Türk Sanat Müziği’nin Diva’sı Bülent Ersoy’un en epeyce yaptığı tiplemelerden biri olduğunu lisana getiren oyuncu, husus hakkında şu sözleri kullandı:
Bülent Hanım bir klibinde süt banyosu yapıyordu. O süt banyosu ile ilgili biz de çekim yaptık. Onu mizahi bir biçimde ekranlara getirdik. Bir gün telefonum çaldı. ‘Alo Hamdiciğim. Ay ne hoş tipleme yapmışsın o denli ayol. Vallahi koltuktan düştüm seyrederken, muhteşemdi’ dedi. Çok güldük. Hala da görüşürüz. Allah uzun ömür versin, sıhhat versin. Çok değerli bir sanatkarımız Bülent Hanım.
“CEM BEKLESİN BENİ”
Nasrettin Hoca’yı canlandırmak isteyen ünlü direktör, “Bir orta Cem Yılmaz da fazlaca istiyordu da ben artık bakıyorum kendime, Cem’den daha büyüğüm yaş olarak. Cem beklesin beni” dedi.
“YEŞİLÇAM BÜYÜK HAZİNE”
Hamdi Alkan içerik meşakkati ile ilgili de samimi açıklamalarda bulundu: Devir işleri yapmak artık fazlaca değerli. En kıymetlisi hepimizin yaşadığı bir zahmet var. Âlâ yazılması gereken işler bunlar. Genelde beşerler beni görür görmez ‘Ben nasıl oyunculuk yaparım, beni de meşhur eder misin?’ diyor. ‘Daha bedelli bir şey var. Yazınız efendim’ diyorum. Natürel oyunculuğu küçümsediğim manasında değil. İçeriğimiz problemli, içerik derdi dünyanın her yerinde var. Tiyatroda, televizyonda genelde dertli bir müddetç yaşanıyor. Üretim hayli azalmaya başladı. Zira dijitalleşme her ne kadar ömrümüzü renklileştirse de biraz tembelleştiriyor. Her şeyi hazır alıyoruz. O ona iletiyor, o buna iletiyor. Bir biçimde duygusal tatmin sağlanıyor. halbuki içerikler hayli pahalı ve ben Türk sinemasının da bilhassa beşerler dönüp baktığı vakit o Yeşilçam’ın büyük bir hazine olduğunu düşünüyorum. esasen bugün bizim yaptığımız bütün diziler Yeşilçam’ın bize açtığı yol ve bize koyduğu senaryolardır. O senaryoların bir biçimde bir kısmı alınıyor. Öbür öykülerle o denli ya da bu biçimde zira güneşin altında söylenmemiş kelam yok.