bencede
New member
Şule Yüksel Şenler Vakfı Tanıtımı ve “Şule” Belgeseli Gösterimi Programı Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlendi. Merasimde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan konuştu.
Erdoğan, “Şule Yüksel ablamızın aile büyüklerimiz içinde da yeri vardır. Onun odunsuz yürüyüşü yıllardır bu ülkede hor görülen Anadolu insanına özgüven kazandırdı. Kendisi ülkesi sözkonusu olduğunda sağına soluna bakmadan ‘Ben varım’ diyebilen bir cüret timsaliydi. Onun çabası, cüreti olmasaydı. Türkiye’de başörtüsü gayreti bugünkü düzeyine gelemezdi.” dedi.
ŞULE YÜKSEL ŞENLER KİMDİR
Şule Yüksel Şenler, 29 Mayıs 1938 tarihinde Kayseri’de dünyaya geldi.
Aslen Kıbrıslı olan Şenler, Koca Ragıp Paşa İlkokuluna giderken ailesinin ekonomik durumu bozuldu. Ortaokulda eğitimini yarıda bırakmak zorunda kaldı.
Yurt çapında hayli sayıda konferans verdi. Bayan, Bu Gün, Hür Kelam, Yeni İstiklal üzere gazetelerde köşe müellifliği yapan Şule Yüksel Şenler, İdealist Hanımlar Derneğini kurdu.
Çok sayıda kitap ve köşe yazısı kaleme alan muharririn, ömrünü Kur’an ve sünnet çizgisinde bir kuşak için adayan Huzur Sokağı isimli romanı, Birleşen Yollar ismiyle sinemaya uyarlandı.
Birleşen Yollar sinemasında Türkan Şoray, İzzet Günay, Salih Güney başrolleri paylaştı.
Şule Yüksel Şenler, 28 Ağustos 2019 tarihinde zatürreye bağlı septik şok niçiniyle ömrünü kaybetti.
HATİCE BABACAN İLE YAKINLIĞI
Şule Yüksel Şenler 1967 yılında Lisan Tarih Coğrafya Fakültesi’nde konferans verdi. Konferansa Ankara İlahiyat Fakültesi öğrencisi Hatice Babacan da katıldı. (Ali Babacan’ın halası) Hatice Babacan Şule Yüksel’in teşvikiyle okula başörtüsüyle girmeye başlayınca tartışma yaşandı.
AUDREY HEPBURN MODELİ
Yeni Şafak gazetesi müellifi Hasret Albayrak, Şule Yüksel Şenler ile 2010 yılında yaptığı görüşmenin notlarını aktartmıştı.
Albayrak’ın aktardığı notlarda Şenler, türbanı keşfetme seyahatinde birinci kaynağı şöyleki anlattı:
“Ben tesettür sıkıntısını birinci vakit içinderda Bediüzzaman Hazretleri’nin ‘Risale-i Nur’larında Hanımlar Rehberi’ndeki tesettür bahsinden öğrendim”.
“Şöyle bir önden bağlayıp oradan buradan saçları çıkan ve başlarını bir türlü tam örtemeyen aşağılık kompleksi ortasında bir kitle vardı kentte de köyde de. Ben bu gereksinimi hissedince özellikle kentli hanımlarımızın ve kızlarımızın bunların birden fazla imanlı pırıl pırıl beşerler. Lakin bu kompleksten dolayı buna kalkışamıyorlar, ben bu tabuyu yıkmak istedim” diyen Şenler, birinci modelini şöyleki anlattı:
HEM ÇAĞDAŞ HEM ŞIK
“Ben dedim o denli bir şey olmalı ki, hem ben o denli örtüneyim, hem beni örnek alacak olanlar, hem çağdaş, hem şık zarif, birebir vakitte İslami olan bir şeyi kabul edebilecekleri bir şeyi, ben onlara takdim edeyim ve bu türlü birinci olarakleri yarım olarak örtüyordum, önden saçlarım görünüyor arttan bağlıyordum. O arttan bağlamayı da epey yanlış ele aldılar. Bir defa bir yerde söylemiş oldum büsbütün aldı yürüdü, zira kendimde kendimin de bir çağdaş bir şey bulma uğraşım vardı bu biçimdelar. Bu Audrey Hepburn’ün bir sinemasında görmüştüm, motamot bu biçimde ancak saçları görünüyor arttan bağlamış. Dedim bu hayli çağdaş bir şey. Birinci evvel kendim de yarım örtündüm. ondan sonrasında tam örtünmeye karar verdim.”
TESETTÜR DEJENERE OLDU
Şenler, gelinen noktada yaşadığı üzüntüyü ise şu biçimde anlatmıştı:
“Bazı tek tük uygulamaların dışında ben hayal bile edemezdim bu biçimde bir gelişmeyi ve bugün caddeler dolusu, meydanlar dolusu, iş yerleri dolusu, okullar dolusu, her yerde görmekle o bahtiyarlığımı size anlatamam. O konuya ayrıyeten geleceğiz, gelmek istiyorum. Bir yandan bu biçimde bir memnunluk bahtiyarlık yaşarken bir yandan da epeyce üzüldüğüm taraflar var, zira epeyce dejenerasyona uğradı. inanılmaz dejenere oldu ve tesettürün içi boş kaldı. Ben bundan büyük acı duydum, olağan hala de duymaktayım lakin bir daha inanıyorum ki hanımlarımız kızlarımız bu devre bir geçiş devresidir daha bir toparlanacak daha şuuruna varacak benim arzum bu doğal..”
ŞULE YÜKSEL ŞENLER’İN KİTABINI SATIN ALMAK İÇİN TIKLAYINIZ
Erdoğan, “Şule Yüksel ablamızın aile büyüklerimiz içinde da yeri vardır. Onun odunsuz yürüyüşü yıllardır bu ülkede hor görülen Anadolu insanına özgüven kazandırdı. Kendisi ülkesi sözkonusu olduğunda sağına soluna bakmadan ‘Ben varım’ diyebilen bir cüret timsaliydi. Onun çabası, cüreti olmasaydı. Türkiye’de başörtüsü gayreti bugünkü düzeyine gelemezdi.” dedi.
ŞULE YÜKSEL ŞENLER KİMDİR
Şule Yüksel Şenler, 29 Mayıs 1938 tarihinde Kayseri’de dünyaya geldi.
Aslen Kıbrıslı olan Şenler, Koca Ragıp Paşa İlkokuluna giderken ailesinin ekonomik durumu bozuldu. Ortaokulda eğitimini yarıda bırakmak zorunda kaldı.
Yurt çapında hayli sayıda konferans verdi. Bayan, Bu Gün, Hür Kelam, Yeni İstiklal üzere gazetelerde köşe müellifliği yapan Şule Yüksel Şenler, İdealist Hanımlar Derneğini kurdu.
Çok sayıda kitap ve köşe yazısı kaleme alan muharririn, ömrünü Kur’an ve sünnet çizgisinde bir kuşak için adayan Huzur Sokağı isimli romanı, Birleşen Yollar ismiyle sinemaya uyarlandı.
Birleşen Yollar sinemasında Türkan Şoray, İzzet Günay, Salih Güney başrolleri paylaştı.
Şule Yüksel Şenler, 28 Ağustos 2019 tarihinde zatürreye bağlı septik şok niçiniyle ömrünü kaybetti.
HATİCE BABACAN İLE YAKINLIĞI
Şule Yüksel Şenler 1967 yılında Lisan Tarih Coğrafya Fakültesi’nde konferans verdi. Konferansa Ankara İlahiyat Fakültesi öğrencisi Hatice Babacan da katıldı. (Ali Babacan’ın halası) Hatice Babacan Şule Yüksel’in teşvikiyle okula başörtüsüyle girmeye başlayınca tartışma yaşandı.
AUDREY HEPBURN MODELİ
Yeni Şafak gazetesi müellifi Hasret Albayrak, Şule Yüksel Şenler ile 2010 yılında yaptığı görüşmenin notlarını aktartmıştı.
Albayrak’ın aktardığı notlarda Şenler, türbanı keşfetme seyahatinde birinci kaynağı şöyleki anlattı:
“Ben tesettür sıkıntısını birinci vakit içinderda Bediüzzaman Hazretleri’nin ‘Risale-i Nur’larında Hanımlar Rehberi’ndeki tesettür bahsinden öğrendim”.
“Şöyle bir önden bağlayıp oradan buradan saçları çıkan ve başlarını bir türlü tam örtemeyen aşağılık kompleksi ortasında bir kitle vardı kentte de köyde de. Ben bu gereksinimi hissedince özellikle kentli hanımlarımızın ve kızlarımızın bunların birden fazla imanlı pırıl pırıl beşerler. Lakin bu kompleksten dolayı buna kalkışamıyorlar, ben bu tabuyu yıkmak istedim” diyen Şenler, birinci modelini şöyleki anlattı:
HEM ÇAĞDAŞ HEM ŞIK
“Ben dedim o denli bir şey olmalı ki, hem ben o denli örtüneyim, hem beni örnek alacak olanlar, hem çağdaş, hem şık zarif, birebir vakitte İslami olan bir şeyi kabul edebilecekleri bir şeyi, ben onlara takdim edeyim ve bu türlü birinci olarakleri yarım olarak örtüyordum, önden saçlarım görünüyor arttan bağlıyordum. O arttan bağlamayı da epey yanlış ele aldılar. Bir defa bir yerde söylemiş oldum büsbütün aldı yürüdü, zira kendimde kendimin de bir çağdaş bir şey bulma uğraşım vardı bu biçimdelar. Bu Audrey Hepburn’ün bir sinemasında görmüştüm, motamot bu biçimde ancak saçları görünüyor arttan bağlamış. Dedim bu hayli çağdaş bir şey. Birinci evvel kendim de yarım örtündüm. ondan sonrasında tam örtünmeye karar verdim.”
TESETTÜR DEJENERE OLDU
Şenler, gelinen noktada yaşadığı üzüntüyü ise şu biçimde anlatmıştı:
“Bazı tek tük uygulamaların dışında ben hayal bile edemezdim bu biçimde bir gelişmeyi ve bugün caddeler dolusu, meydanlar dolusu, iş yerleri dolusu, okullar dolusu, her yerde görmekle o bahtiyarlığımı size anlatamam. O konuya ayrıyeten geleceğiz, gelmek istiyorum. Bir yandan bu biçimde bir memnunluk bahtiyarlık yaşarken bir yandan da epeyce üzüldüğüm taraflar var, zira epeyce dejenerasyona uğradı. inanılmaz dejenere oldu ve tesettürün içi boş kaldı. Ben bundan büyük acı duydum, olağan hala de duymaktayım lakin bir daha inanıyorum ki hanımlarımız kızlarımız bu devre bir geçiş devresidir daha bir toparlanacak daha şuuruna varacak benim arzum bu doğal..”
ŞULE YÜKSEL ŞENLER’İN KİTABINI SATIN ALMAK İÇİN TIKLAYINIZ