Dil balığının başka adı var mı ?

Ela

New member
Dil Balığının Başka Adı Var mı? Bir Hikâye ile Gelen Merak

Arkadaşlar, geçen hafta sahilde otururken yan masada balıkçılık yapan iki kişinin hararetle tartıştığını duydum. Konu da çok ilginçti: “Dil balığının başka adı var mı?” dedi biri. İşte o anda aklıma bir hikâye geldi. Sizlerle paylaşayım, belki birlikte tartışırız.

Bir Balıkçı Köyünde Başlayan Hikâye

Bir zamanlar Karadeniz’in kıyısında küçük bir balıkçı köyü vardı. İnsanlar geçimlerini balıktan sağlardı, çocuklar sahilde koşar oynar, yaşlılar sabah kahvelerinde denizin rüzgârını dinlerdi. Köyün en bilge kişisi “Kaptan Rıza” idi. Elli yıllık balıkçıydı, denizde görmediği şey kalmamıştı.

Bir gün köy meydanında gençler “Dil balığının başka adı var mı?” diye sorunca, herkes kendi bildiğini ortaya koydu. Kimine göre “dilsiz balık”, kimine göre “yassı balık”, kimine göre ise “denizin ekmeği.” Ama kesin bir bilgiye ulaşamadılar. İşte bu noktada köyde iki karakter ön plana çıktı.

Mehmet: Stratejik Çözümler Peşinde

Mehmet köyün genç ve hırslı balıkçılarındandı. Erkeklerin çoğu gibi meseleye stratejik baktı:

- “Eğer bu balığın başka adı varsa, pazarda farklı fiyatlarla satılıyordur. O zaman biz hangi isimle daha çok kazanacağımızı bilmeliyiz!” dedi.

Mehmet’in bu yaklaşımı sonuç odaklıydı. Ona göre mesele sadece bilgi değil, aynı zamanda ticaretin kurnazlığıydı. Dil balığı, lokantalarda farklı adlarla menüye girdiğinde fiyat da değişebiliyordu. Stratejik düşünerek köyün ekonomik kazancını artırma derdindeydi.

Elif: Empatiyle Yaklaşan Bir Balıkçı Kızı

Elif ise köyde balıkçılıkla büyümüş, ama daha çok toplulukla ilgilenen bir genç kadındı. Ona göre mesele sadece “para” değildi:

- “İsimler insanların hafızasında hatıralar taşır. Dil balığını ‘dilsiz’ diye anarsak çocuklar onun sesini kaybetmiş gibi düşünebilir. Onu ‘denizin ekmeği’ diye adlandırırsak soframızdaki bereketi hatırlarız.”

Elif’in bakışı daha çok ilişkisel ve empati doluydu. Balığın adı sadece bir etiket değil, toplumun doğayla kurduğu bağın bir parçasıydı.

Tartışmanın Derinleşmesi

Mehmet ısrarla şunu söylüyordu:

- “Önemli olan satarken hangi ismi kullanırsak daha çok kazanç elde ederiz, gerisi romantizm.”

Elif ise itiraz etti:

- “Ama çocuklara denizi sevdirmek, balığın kültürel değerini hatırlatmak daha önemli. Kazanç gelir geçer, ama toplumun hafızasında kalan şey isimlerin hikâyesidir.”

Köy meydanı bir anda küçük bir forum yerine döndü. Kimisi Mehmet’in tarafını tuttu, kimisi Elif’in.

Bilge Kaptanın Sözü

O sırada Kaptan Rıza söze girdi. Herkes sustu.

- “Evlatlarım,” dedi, “balıkların farklı coğrafyalarda farklı isimleri olur. Dil balığına bazı yerlerde ‘yassı balık’, bazı yerlerde ‘solea’, bazı yerlerde ‘denizin ekmeği’ derler. Ama asıl mesele şu: isimler değişir, ama balığın değeri doğadaki rolünden gelir.”

Ardından derin bir nefes aldı:

- “Mehmet’in stratejisi köyü zenginleştirebilir, Elif’in empatisi köyün ruhunu koruyabilir. Belki de doğru olan ikisini birleştirmektir. Hem kazancımızı düşünmeli, hem de doğaya olan sevgimizi unutmamalıyız.”

Günümüzden Bir Yansıma

Bugün şehirlerde restoran menülerine baktığımızda aynı balığın farklı adlarla karşımıza çıktığını görüyoruz. “Dil balığı”, “sole”, “dilsiz balık” ya da “yassı balık.” İşte bu, Mehmet’in dediği gibi ticari bir strateji. Ama aynı zamanda Elif’in haklı olduğu bir nokta var: isimler bizim kültürel bağlarımızı ve duygularımızı şekillendiriyor.

Forumdaki sizlere sormak istiyorum: Biz balıkların adını pazardaki etiketlerden mi hatırlamalıyız, yoksa deniz kıyısında anlatılan hikâyelerden mi?

Geleceğe Dair Düşünceler

Belki ileride dil balığı yeni adlarla anılacak. Teknoloji menülerde “bilimsel isimleri” öne çıkaracak: Solea solea. Ama köylerde hala yaşlılar “denizin ekmeği” diye anmaya devam edecek. Belki de çocuklarımıza bu iki dünyayı birden öğretmemiz gerekiyor.

Dil balığının başka adı olup olmamasından çok, bu sorunun bizleri hangi tartışmalara götürdüğü önemli. Ekonomi mi öncelikli, yoksa kültürel bağlar mı? Erkeklerin stratejik, kadınların empatik yaklaşımlarını bir araya getirdiğimizde belki de daha dengeli bir cevap bulabiliriz.

Forum İçin Sorular

- Sizce dil balığının başka adlarının olması kültürel bir zenginlik mi, yoksa ticari bir oyun mu?

- Mehmet’in stratejik yaklaşımı mı daha doğru, yoksa Elif’in empatik bakışı mı?

- Bir balığın adı bizim doğayla olan ilişkimize gerçekten yön verebilir mi?

Son Söz

Hikâyeyi dinlerken fark ettim ki dil balığının başka adı olup olmaması sadece bir merak değil; aslında bizlere hayatın stratejik ve duygusal yanlarını aynı anda düşündürüyor. Belki de Kaptan Rıza’nın dediği gibi, asıl mesele isim değil, balığın doğadaki rolü. Ama yine de adlar önemli çünkü onlar sayesinde hatıralarımızı, ilişkilerimizi ve sofralarımızdaki hikâyeleri diri tutuyoruz.

Peki dostlar, sizce dil balığına başka adlar vermek gerekli mi, yoksa tek bir isimde birleşmek mi daha anlamlı?

Kelime sayısı: ~860